16 Aralık 2020 Çarşamba

Teminat Mektubu Kısa Anlatım



Yurt içinde ya da yurt dışında yerleşik gerçek veya tüzel kişiler lehine bir malın teslimi, bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi ve benzeri konularda muhatap kuruluşlara veya kişilere hitaben TL veya döviz cinsinden teminat me


ktubu düzenlenebilir.
Bunun için gerekli olan en önemli şey bankada teminat mektubu kadar limitinizin olup olmadığıdır.







Teminat mektuplarında 3 temel taraf vardır. Bunlar;
  1. Garantör: Mektubu veren Bankadır.
  1. Lehtar: Muhataba karşı borcu, bankaca garanti edilen kişi yani borçludur.
  1. Muhatap: Alacaklı veya işlem yaptıran daire, müessese ya da diğer gerçek ve tüzel kişilerdir
Teminat Mektubu Türleri
  • 2886 Devlet ihale kanunu kapsamında düzenlenen,
  • 4734 Kamu ihale Kanunu kapsamında düzenlenen,
  • Özel Sektör ihaleleri,
  • Hususi Konulu,
  • Mahkemelere yönelik,
  • Gümrüklere yönelik,
  • Vergi Dairelerine yönelik,
Yurt Dışı Teminat Mektupları
  • Tender Guarantee (Geçici Teminat Mektubu)
  • Performance Guarantee (Kesin Teminat Mektubu)
  • Advance Payment Guarantee (Avans Teminat Mektubu)
  • Retention Money Guarantee
  • Warranty Guarantee
  • Payment Guarantee
  • Standby Letter Of Credit (Sblc)
  • Yurtdışı Kaynaklı Kredi Işlemleri İçin Verilen Teminat Mektubu
Vadelerine göre mektup türleri süreli ve süresiz olmak üzere 2’ye ayrılır.

7 Temmuz 2019 Pazar

Kimchi Nasıl Yapılır? Güney Kore Turşusu





Malzemeler
1 Adet Çin Marulu, (yaklaşık 1.4 kg)
½ Su Bardağı Deniz Tuzu
1 Adet Havuç (Orta Boy), Rendelenmiş
2 Adet Yeşil Soğan, Verev kesilmiş
1 Adet Cam Kavanoz veya Saklama Kabı
Ezme için:
5 Diş Sarımsak

1 Adet Soğan (Orta Boy), Dörde bölünmüş
1 Adet Asya Armudu (Naşi) veya Elma
1 Parça Zencefil, (yaklaşık 4cm)
2 Tatlı Kaşığı Esmer Şeker
1 Çay Bardağı Balık Sosu
½ Su Bardağı Kırmızı Pul Biber (Maraş Biberi-Hafif Acı)
1 Çay Bardağı Su
1 Çay Bardağı Haşlanmış Beyaz Pirinç
yapılışı
1
Bir bıçak yardımıyla çin marulunu uzunlamasına dört parçaya kesin. Her bir parçanın alt kısımlarına (beyaz kısımlarına) yine uzunlamasına olacak şekilde kesikler atın. Ardından bölünmüş tüm marulları tek tek küçük parçalara kesin ve bir süzgece aktarın. Güzelce yıkayıp, suyunu süzdürdükten sonra, yıkadığınız marul yapraklarından bir kısmını derin bir kaseye aktarın ve üzerine bir miktar deniz tuzu serpiştirip, eliniz yardımıyla iyice harmanlayın. Marul yaprakları ve 1/2 su bardağı kadar deniz tuzu bitene dek aynı işlemleri tekrarlayın. Son kez tüm marul yapraklarını iyice karıştırın ve suyunu salması için 1 saat kadar bir kenarda bekletin. Sürenin sonunda suyunu iyice bırakmış olan marul yapraklarını tekrar bir süzgece aktarın ve en az 3 defa olmak üzere, tuzunu atması için ovarak yıkayın. Kimchi için gerekli ezme karışımını hazırlamadan önce, suyunu akıtması için bir kenarda bekletin.

2
Kimchi ezmesini hazırlamak için; 5 diş sarımsağı, dört parçaya bölünmüş soğanı, kabuğunu soyup küçük parçalara kestiğiniz asya armudu veya elmayı, zencefili, esmer şekeri, balık sosunu, maraş pul biberini, suyu ve önceden haşladığınız beyaz pirinci mutfak robotu veya blender'a atın. Karışım yoğun kıvamlı bir ezme haline gelene dek mutfak robotunu çalıştırmayı sürdürün. Hazırladığınız karışımı bir kenarda bekletin.

3
Suyu süzülen marul yapraklarını, rendelenmiş havucu ve verev kesilmiş yeşil soğanları derin bir kasede güzelce karıştırın. Üzerine hazırladığınız ezme karışımını dökün ve tüm malzemeler iyice birbirine karışıp, harmanlanana dek birkaç dakika boyunca eliniz yardımıyla karıştırma işlemini sürdürün. (Karıştırma işlemi sırasında acı biber ezmesinin elinize herhangi bir zarar vermemesi için şeffaf eldiven giymenizi öneririz.)

4
Son olarak hazırladığınız kimchiyi hava geçirmeyen bir saklama kabına veya cam kavanozlara doldurup, ağzını sıkıca kapatın. Kimchiyi yaklaşık 6-8 saat oda sıcaklığında beklettikten sonra fermentasyon süreci için buzdolabına kaldırın. Yaklaşık 1 hafta (7gün) buzdolabında beklettikten sonra dilediğiniz gibi tüketebilirsiniz. (Aceleci davranırsanız kimchiyi 3. günün sonunda da yemeye başlayabilirsiniz, ancak en iyi sonucu almak için 7 gün bekletmeniz tavsiye olunur.)
NOTLAR:
Çin marulu bir lahana türü ve Kimchi’nin ana malzemesidir. Kimchi bir çeşit acılı lahana turşusudur ve Çin marulunun sarımsak, zencefil, acı biber ve soğan ile salamura edilmesinden elde edilir. Kore mutfağının en eski, en otantik ve en sık yenilen aperatif (banchan) yemeği diyebiliriz. Tarifimiz uzun sürede hazırlanan kimchi tarifinin biraz daha zahmetsiz versiyonu.

Sivilciler İçin Aloe Vera Nasıl Kullanılır?




Aloe Vera sivilce için iyi mi?



Evet. Aloe vera, anti-enflamatuar özelliklere sahip olduğundan sivilceyi önleyebilir. Cildinizi korumak ve iltihaplanmayı önlemek için mükemmel kılan birçok özelliğe sahiptir:

Saf aloe vera jeli, amino asitleri, salisilik asit, ligninler, vitaminler, mineraller, saponinler ve enzimleri içeren yaklaşık 75 aktif bileşen içerir.
Aloe vera ayrıca kollajen sentezini destekler ve yaraların ve yara izlerinin hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Bu özellik sivilce izlerinin iyileşmesinde faydalıdır.
Cildinizi iltihaplanma, hasar ve UV'ye maruz kalmanın neden olduğu cilt aşırı duyarlılığından korur.
Aynı zamanda cildinizi nemlendirir, elastin ve kollajen üretimini teşvik eder ve kırışıklık oluşumunu önler.
Aloe veradaki amino asitler ve çinko, cildinizi yumuşatır ve cilt gözeneklerini sıkın.

Yöntem -1
  1. Aloe yaprağını kesin ve şeffaf, etli kısmı bir kaşıkla temizleyin.
  2. Etkilenen bölgeye odaklanarak, aloe vera jelini yüzünüze uygulayın.
  3. Gece sürün.
  4. Sabahları durulayın.
  5. Lezyonlar iyileşene kadar her gün tekrarlayın.
Yöntem -2
  1. Bir kapta aloe vera jeli ve limon suyu ekleyin. İyice karıştırın.
  2. Etkilenen bölgeye veya tüm yüze uygulayın. 5-10 dakika bekletin.
  3. Yıkayın.
Yöntem -3

  1. Elma sirkesi ve suyu bir kasede karıştırın.
  2. Aloe vera jeli ekleyin ve iyice karıştırın.
  3. Pamuklu çubuğu karışıma batırın.
  4. Etkilenen bölgeye uygulayın. 15-20 dakika kalsın.
  5. Yüzünüzü yıkayın ve kurulayın.
Yöntem -4
  1. Aloe vera jelini ve bebek yağını karıştırın.
  2. Yüzünüze veya yalnızca etkilenen bölgeye masaj yapın.
  3. Bir saat bırakın ve ılık suyla yıkayın.

25 Mart 2019 Pazartesi

Instagram Hesabı Dondurma Linki





Instagram hesap dondurma linki: https://www.instagram.com/accounts/remove/request/temporary/

22 Şubat 2019 Cuma

İngiliz Kraliyet Ailesi Soy Ağacı



Queen Elizabeth II Photo

Queen Elizabeth II (born April 21, 1926)

Kraliçe Elizabeth II yaşamının ilk birkaç yılını tahttan yükselme beklentisi olmadan yaşadı çünkü babası Kral George V kralın ikinci oğluydu. Taht sırasında değildi. Ancak abisi yani en büyük erkek çocuk VIII. Edward tahttan, evli bir bayana aşık olduğu için vazgeçtiğinde taht sırası Kral George V'a aitti. 6 Şubat 1952 yılında hayatını kaybettiğinde Elizabeth 26 yaşındaydı. Elizabeth, İngiliz tarihinin en uzun süre hizmet veren hükümdarı oldu.



Prince Philip Photo

Prince Philip (born June 10, 1921)


Philip Mountbatten, Edinburgh Dükü, Birleşik Krallık kraliçesi II. Elizabeth'in eşi. Doğumunda kendisine Yunanistan ve Danimarka'nın Prensi unvanı verilmiştir. Armasında halen Yunanistan bayrağı ve Danimarka Kraliyet Bayrağı bulunmaktadır. Philip, 20 Kasım 1947'de kral VI. George'un kızı II. Elizabeth ile evlendi ve Prens unvanını aldı.



Prince Charles Photo

Prince Charles (born November 14, 1948)

Annesi kraliçe olduğunda Charles üç yaşındaydı ve hükümdarlığı en uzun süre bekleyen varis oldu.  Kraliçe Elizabeth öldüğünde veya tahtı bıraktığında Charles hayatta olursa, İngiliz tahtına geçen en yaşlı kişi olacak (William IV, 1830'da kral olduğunda 64 yaşındaydı). Birçoğunun emekli olduğu bir yaşta Charles, bir ömür boyu beklemeye hazırlandığı işe başlayacak - ama en azından ikinci karısı ve uzun zamandır süren aşkı Camilla Parker Bowles onun yanında olacak.

Prince William in 2015 Photo By Max Mumby/Indigo/Getty Images

Prince William (born June 21, 1982)

Prens Charles ve Prenses Diana'nın iki oğlundan biri, Prince William Arthur Philip Louis (Kraliçe Elizabeth tarafından 2011 yılında Kate Middleton'la evlendiği sırada Cambridge Dükü unvanı verildi) doğduğunda tahtın ikinci varisi oldu; Babası gibi, bir gün kral olacağı bilgisiyle büyüdü. O güne kadar, hayır işleri dahil olmak üzere diğer kraliyet görevlerini yerine getiriyor - artı karısı ve çocuklarıyla daha fazla zaman geçirebiliyor.

William, Charles'dan daha popüler bir varis, bu nedenle ara sıra oğlunun babası yerine bir sonraki kral olması gerektiği konuşulmuştur.

Kate Middleton Photo

Catherine "Kate" Middleton (born January 9, 1982)

Kate Middleton'un 2011 Prensi William ile evlenmesiyle, Cambridge Düşesi oldu. Kate kraliyet ailesinden değildir, bu yüzden kraliçe (veya kral) unvanı vermeye karar vermediği sürece Prenses Kate olamaz - ama Galler Prensesi William olarak adlandırılabilir.


Kocasının kral olarak taçlandığını varsayarsak, Kraliçe Catherine olarak bilinir. Bununla birlikte, eğer bir şey William'ı tahta geçmekten alıkoyarsa, kraliçe olmaz- ama bir sonraki hükümdarın annesi olur.

Prince George Photo



Prince George (born July 22, 2013)

Tam adı George Alexander Louis olan Prens George, babası ve büyükbabasının ardından İngiliz tahtının üçüncü varisi.

2011'de Taç Yasası'na yeni bir madde önerildi; 25 Nisan 2013'te kanun haline geldi. Eğer ilk çocuk kız ise taht varis atlayarak erkek çocuğa geçmeyecektir. 

Princess Charlotte Photo

Princess Charlotte (born May 2, 2015)


Prenses Charlotte Elizabeth Diana, Prince William'ın Kate Middleton'lu çocuklarının ikincisidir. Babası, büyükbabası ve ağabeyi George'un ardında dördüncü sırada.


Değişen taç yasası sayesinde, küçük kardeşi Charlotte’ın yerini alamayacak. Bununla birlikte, bu değişiklik yalnızca 28 Ekim 2011'den sonra doğanlar için geçerlidir.

New Royal Baby Prince Louis 2018 Photo

Prince Louis Arthur Charles (born April 23, 2018)

William ve Kate'in üçüncü çocuğu oğlu Louis Arthur Charles; taht sırasında beşincidir.

Prince Harry Photo



Prince Harry (born September 15, 1984)

Prens Harry, Prenses Diana ve Prens Charles ile doğduğunda - Prens Henry Charles Albert David olarak - taht için üçüncü oldu. Bununla birlikte, ağabeyi Prens William'ın başka bir çocuğu olduğu zaman, Harry'i art arda sıraya iterek onu hiç kral olamayacak kadar düşük kılar. Yani şuan taht sırasında altıncıdır.

Meghan Markle Photo By Brad Barket/Getty Images




Meghan Markle (born August 4, 1981)

Rachel Meghan Markle, 4 Ağustos 1981'de  Los Angeles'ın Kaliforniya eyaletinde  doğdu. Afro Amerikalı bir anne ve Amerikalı bir babanın kızı. 2003 yılında Chicago yakınlarındaki Northwestern Üniversitesinden tiyatro ve uluslararası ilişkiler alanında diploma alarak mezun oldu. Birleşmiş Milletler kadın elçisi. 
Haziran 2016'dan bu yana Galler Prensi Harry ile ilişkisi olan Markle 2017'nin kasım ayında nişanlandı ve 2018'in ilkbaharında Prens Harry ile evlendi. Nişanlanması üzerine Markle oyunculuk faaliyetlerine son verdiğini ve zamanını insani yardım çalışmalarına ayıracağını açıkladı. 



21 Şubat 2019 Perşembe

İngilizce Okuma Alışkanlığı İçin Site Örnekleri



1- Haber Siteleri:

https://www.nytimes.com/

https://people.com/tag/news/

https://www.usmagazine.com/celebrity-news/

https://www.bbc.com/news/magazine.com

2- Sözlük Siteleri (İngilizce - İngilizce)

https://dictionary.cambridge.org/dictionary/english/dictionary

https://www.dictionary.com/browse/magazine

https://en.oxforddictionaries.com/english

3- DIY Önerileri

https://www.apieceofrainbow.com/

https://www.thesprucecrafts.com/diy-4162828

4- Yemek Tarifleri

https://www.bbc.com/food/ingredients

5- Kültür&Sanat

https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/art

6- Spor Gündemi

https://edition.cnn.com/sport


Kısa Saç Modelleri 2019




Popular Chin Length Bob Hairstyles 2018 for Women
Beyaz Keten GömlekTaylor Lashae in Sunglasses #sunglasses #shades #fashion #streetstyle #bloggers #models #topmodels #gafas #gafasdesol #lunettesdesoleil #occhialidasole
Autosave-File vom d-lab2/3 der AgfaPhoto GmbH        Autosave-File vom d-lab2/3 der AgfaPhoto GmbHCute And Easy Updo braids And Pony Tails Hairstyle Ideas For Summer Time 2018



29 Temmuz 2018 Pazar

Aiesec ile Yurtdışı Gönüllülük - 3. Hafta - Güney Kore'de Öğretmen Oldum





Sonunda bu hafta okula başladım. Pazartesi günü saat 8'de uyandım ve birlikte çalıştığım Hollandalı arkadaşımla okula birlikte gittik. İlk gün benim günümdü. Türkiye ve kendimle ilgili sunum hazırlamıştım. Öğrencileri gördüğümde açıkçası çok şaşırdım. Bazı öğrenciler benden uzun boyluydu. Okul öncesi diye beklediğim çocuklar, çocuk değildi! Aiesec ile gönüllü olmamın sebebi, gittiğim yerde eğitime ihtiyacı olan, durumu olmayan çocuklara yardım edecek olmaktı. Benim umudum ve beklentim buydu. Ancak sanki bu okul özel bir yaz okulu gibi. Örneğin, Salı günü onlarla birlikte derse katıldık. Birlikte Kore Geleneksel Evi yaptık maketler ile. Sonrasında ise akvaryuma gittik. Akvaryum öncesi çocuklara balık anatomisi ile ilgili bilgi verildi. Sonra tepside balık dağıttılar ve eğitimdeki balığın bölümlerini canlı olarak görebilmeleri için makasla balığı kestirdiler. Sonrasında ise akvaryumu gezdik. 
Çarşamba günü okul yoktu. Zaten iki günün yorgunluğunu ancak atlamıştım. Sabah 8'de uyanıp okula gidiyordum. Eve gelmem 3'ü buluyordu. 18 ve 22 arası ise cafede çalışıyordum. Zaten bu cafe olayı bana inanılmaz mantıksız geldi. Ancak yine de mecbur kaldığım için ve kalan herkes yaptığı için yapıyorum.
Perşembe günü diğer arkadaşım konuları hazırlamıştı. Öğleden sonra ise baking class'a katıldık. Öğrencilerle birlikte kurabiye yaptık ve eve döndük.

Cuma günü ise dance class vardı. Dans öğretmeni çocuklara dans sınıfında ders verdi. Ben de katıldım ancak beceremediğim için seyretmeye karar verdim.

Gitmeden önce Aiesec Türkiye ilanlarına bakmıştım ben. Ülkemizdeki özel okullar buraya gönüllü olarak ilanlar vermişti. Dil okullarında öğrencilerden alınan ücretlerin ne kadar yüksek olduğunu bilmeyen yoktur. İşte o yerlerdeki yabancı öğretmenleri bu şekilde gönüllü olarak mı getiriyorlar anlamadım. Ben bu yapının gerçekten ihtiyacı olan insanlar için kullanılmasını umuyordum. Benim çalıştığım yerdeki öğrencilerin buna gerçekten ihtiyacı var mıdır, bilmiyorum gerçekten. Fakat umut ettiğim bu değildi.

Daha keyifli günler geçirmeye başladım. Kaldığım yerdeki insanlarla kaynaştık. Her gün farklı aktivite yapıyoruz. Ayrıca cafeye gelen Koreliler de (bu hafta bana 30 yaş üstü insanlar denk geldi) bilgili ve meslek sahibi insanlar. Bir sürü yeni şey öğreniyorum. Ancak sanki ben öğretmen değilim de öğrenciyim gibi. Okulda Pazartesi günü ben, Perşembe günü Hollandalı arkadaşım İngilizce öğretiyor. Diğer günler ise onların derslerine katılıyoruz. Yani İngilizceye dair hiçbir şey yapmıyoruz. Ayrıca okul 2'de bitiyor. Yani sadece haftada 2 gün, o da yarım gün İngilizce öğretmek için mi geldim ben buraya? Sanki cafede çalışmak için gelmişim de okula da sıkılmayayım diye gidiyormuşum gibi hissediyorum.

Hiçbir şekilde ilanda yer alan bir işte çalışmıyorum. Sadece yabancı bir ülkeye yabancı insanlarla tanışıp çeşitli aktiviteler yapmışım gibi hissediyorum.

Geçen haftalardaki gibi sıkılmadığım için Türkiye'ye dönmek istemiyorum veya özlemedim açıkçası. Dönmek istemeyişimin sebebi ise buradaki insanlarla olan arkadaşlığım, samimiyetimin artması, yeni yeni şeyler öğreniyor olmam. Şikayetim ise buraya gelmemdeki asıl amacın gerçekleşmemiş olması. Onun dışında keyfim yerinde. Umarım tam olarak beni neyin rahatsız ettiğini anlatabilmişimdir.

15 Temmuz 2018 Pazar

Aiesec ile Yurtdışı Gönüllülük - 1. Hafta - Güney Kore'de Öğretmen Oldum







Merhaba,
Aiesec ile gönüllü olarak Güney Kore'ye geldim. Gelmeden önce internette çok fazla araştırmıştım, her aşamanın detayını merak ediyordum ancak bulamamıştım. Bu sebeple ben de yaşadığım ve yaşayacağım olayları bloguma yazarak gitmek isteyen insanlara bilgi vermek istiyorum.

Eğer bu yazıyı okuyorsanız Aiesec'in ne olduğunu zaten biliyorsunuz. Ben Aiesec'i bir youtuber'ın videosunda duymuştum. Araştırdığımda yapılan bu uygulama çok hoşuma gitmişti. Ancak öğrendiğim dönem benim yurt dışına uzun süreli gitme imkanım yoktu. Çünkü öğrenci değildim, yeni mezun da değildim. Düzenli bir işim ve gelirim vardı.

Yaş sınırı 30'du. Bense 26 yaşındayım. Bu yıl Mart ayında tekrar Aiesec aklıma geldi ve yazın gitmek istediğime karar verdim. Siteye üye oldum. Üye olduktan sonra bana sistemden bir manager atandı. Ben manager ile hiç görüşmedim. Sitede gönüllülük kapsamındaki ilanlara göz gezdirdim ve yapmak istediklerime başvurdum. Genelde başvurduğum ilanlar çocuklara İngilizce öğretmekti.

Avrupa'da, İngiltere'de ve Amerika'da vize problemi vardı. Başvuruyordum ancak geri dönüş alamıyordum. Daha sonra Güney Amerika'ya ve Güney Kore'ye başvurmaya başladım. Güney Kore'ye geçen sene turist olarak gelmiştim ve çok sevmiştim. Bu sebeple en çok Kore ilanlarına başvuruyordum.

Daha sonra Brezilya'dan geri dönüş aldım. Ancak normalde başvurduğunuz ilanlardan sonra sizinle iletişime geçiyorlar. Skype görüşmesi ayarlanıyor veya sizden bir video çekmenizi istiyorlar. Kendinizi tanıtmanızı, nasıl fayda sağlayacağınızı, neler yapabileceğinizi anlatıyorsunuz. Brezilya ise benden hiçbir şey istemeden kabul göndermişti. Açıkçası bu bende bir güvensizlik oluşturdu. Zaten Türkiye'den Brezilya'ya direk uçuş bulamadım. Bulduğum aktarmalı uçuşlarda çok pahalıydı.

Ben de şansımı Güney Kore ilanlarına daha çok başvurarak denemeye karar verdim. Bu sırada bana sistemden atanan aiesec manager sürekli whatsapp'tan yazıyordu. Ne yaptın, karar verdin mi, hangi aşamadasın vs. gibi.

Daha sonra Güney Kore'de bir projeden skype toplantı daveti aldım. Ancak şirkette çalışıyordum, çok fazla müsait anım olmadığı için ve arada 6 saat fark olduğu için zamanımız uymuyordu, yarım kaldı. Farklı bir projeden de video düzenlemem için bir mail geldi. Ben de video çektim ve kendimi anlattım. Yaklaşık bir hafta sonra kabul edildiğime dair mail geldi.

Bu sırada Aiesec benden proje ücreti olan 700 TL'yi yatırmamı istedi. Zaten ücreti yatırmadığım sürece işlemler ilerlemeyecekti. Ben de yatırdım. Bu arada benim başvurduğum ilanda konaklama ücreti vardı: 230,000 Won. Hatta bunun sebebini Aiesec'e sorduğumda bazı projelerde bu ücretin gerektiğini söylediler. Çünkü genelde konaklama ücretsiz olduğunda aile yanında konaklıyormuşsun. (Brezilya'daki ilan aile yanı konaklamaydı) Güney Kore'de konaklayacağım yer ise Guesthouse idi. Bu ücreti oraya gittiğimde ödeyecektim.

700 TL ücreti ödedikten sonra bana bir sözleşme gönderdiler. 1. derece akrabalarımızın ölümü olursa veya projeye devam edemeyecek sağlık problemimiz olursa geri dönebiliyorduk. Aksi durumda bir para cezası vardı yanlış hatırlamıyorsam. Bilgilerimi doldurdum ve imzalı olarak gönderdim. Bu sırada Güney Kore'deki proje yöneticileri de benimle iletişime geçti. Onlar Whatsapp yerine KakaoTalk kullanıyordu, onu yükledim. Benden diplomamın kopyasını istediler. Cv doldurmamı istediler. Tabi bu süreç hemen olmadı. Bir ay için de zaman zaman bir şeyler istediler. Google drive ile ortak klasör paylaşımı yapıldı. Oraya pasaportumun kopyasını, uçak biletlerimi, sigorta poliçemin görüntülerini yükledim. Sigortayı HDI sigortadan yaptırmıştım. En ucuz onu bulmuştum çünkü :)

Bileti 2,900 TL'ye aldım. Gidiş-Dönüş. Geçen sene 2,200 TL'ye almıştım ben aynı bileti. Kur artınca tabi :) Bir de Seul'de değil Busan'da olacaktım. Busan'a da ayrı uçak bileti aldım. O da 130 TL idi.

Gitmeden Aiesec Turkiye beni IPS seminerine çağırdı. Her Cumartesi oluyormuş, ben ancak gitmeme bir hafta seminere katıldım. Neler yaşayabiliriz, sorun olunca ne yapmalıyız vs bir sunum verdiler.

Yaklaşık 17-18 saatim yollarda geçtikten sonra Busan'a vardım. Beni hava alanında proje yöneticilerinden biri ve birlikte projede öğretmenlik yapacağım kişi karşıladı. Birlikte konaklayacağımız yere geçtik. Temiz, farklı yabancıların da kaldığı bir guesthouse. Klima, mutfak, çamaşır makinesi var. Ücreti kızlara nakit olarak verdim.

Bugün Güney Kore'ye gelmemin 9. günü. Ancak hala projeye başlamadım. Haftaya başlayacakmışım. İlk hafta seminer verdiler, okulu gezdirdiler. Ben de zaten jetlag olduğum için anca yorgunluğumu attım. Sürekli uyukluyordum. Bu hafta ise cultural week dediler. Ancak hayatımın en sıkıcı günlerini yaşıyorum diyebilirim. Öncelikle;

1. Konaklama için 230,000 won vermeme rağmen geçen hafta Cuma günü öğrendim ki, konakladığım yerdeki kafede de günde 4 saat çalışacakmışım. Bunu buraya gelince öğrendim. Sebebi ise şuymuş; iki konaklama türü varmış. Aile yanı veya guesthouse. Aile yanı çok çok uzakmış hem okula hem şehir merkezine. Benim konakladığım yer ise kumsala çok yakın, turistik bir yerde. Yaz dönemi de aşırı derecede pahalıymış. Bu sebeple konaklama karşılığı olarak cafede çalışacakmışım. Cafede çalışmak derken, gelen Koreliler ile İngilizce konuşmak tabii ki. Başka bir şey değil :)

2. Proje için 6 hafta dediler ancak 4 hafta okulda olacağım. 2 haftam çöp oldu. Boşu boşuna şirketten daha uzun izin alarak maaşımdan oldum. Hayatımın en sıkıcı günleri. Birlikte konakladığım insanlarla bir şeyler yapıyoruz, eğleniyoruz ancak ben buraya eğlenmeye veya şehri gezmeye gelmedim ki. Zaten daha önce de geldiğim bir yer. 35 derece sıcakta şehir gezecek halim yok :) ÇOK SIKILDIM.

3. Birlikte aynı proje için gelen insanların yanı sıra farklı kişiler de konaklıyor burada.

4. Önümdeki 5 günün nasıl geçeceğini bilmiyorum. Zaman dediğin gerçi çabuk tükenen bir şey, bir bakacağım ki proje bitmiş Türkiye'deyim. Ancak gönüllülük için gelip iki haftamın çöp olmasına inanılmaz canım sıkıldı.

5. Sanırım Güney Kore'yi seçmek benim en büyük hatamdı. Evet geçen sene gelmiş ve çok sevmiştim. Çünkü turisttim. Bu sefer ise uzun dönemli geldim ve inanılmaz açım :) Burada iki şeftali bile 30 TL. Ekmek bulana kadar canım çıktı. Ülkemizde 1,25 TL olan ekmek burada 10 TL. Gıda inanılmaz pahalı. Zaten yemekleri bizden çok çok farklı. Zayıflayarak döneceğime eminim. Vardır bunda da bir hayır diyorum, ne yapayım. Gelen her insan çat pat Korece biliyor. Bense teşekkür etmekten başka bir şey bilmiyorum. Zaten ilgim de olmadığı için öğrenmek istemiyorum. Keşke daha iyi karar verip bir Avrupa şehrine gitseydim. Şuan belki de daha mutlu olurdum. Diye düşün düşün motivasyonum yerlere iniyor.

6. Okul öncesi çocuklar için İngilizce öğretecektik. Ancak ortaokul olduğunu öğrendim buraya geldiğimde.


Hayırlısı. Bakalım ilerleyen günlerde bu fikrim değişir. Umarım!

8 Ağustos 2017 Salı

Güney Kore'de ve Japonya'da Ücretsiz Wifi

Geçtiğimiz Temmuz ayında 10 gün Güney Kore'de ve 10 gün Japonya'da yıllık iznimin tümünü tükettim. Yayınlamak üzere birçok video çektim, telefonumun hafızası fotoğraflar sebebiyle dolmuş durumda! Ancak ben bunları yayınlamak için fotoğraf/video düzenleyecek vakti bir türlü bulamadım. Bu sebeple öncelikle hepimiz için önemli olan ücretsiz wifi olayını açıklığa kavuşturmak istedim.

Her iki ülke için de gitmeden önce çok fazla araştırma yaptım. Neredeyse tüm yazılarda ve yabancı youtuberların videolarında Güney Kore'de ücretsiz wifi erişimi olduğu ancak Japonya'da kesinlikle çok fazla wifi olmadığı bu sebeple pocket wifi almamız gerektiği belirtiliyordu.

Pocket Wifi = Taşınabilir Wifi

Gerçekten de Güney Kore'de her yerde wifi vardı. Hava alanı dahil her turistik ve yarı turistik yerlerde ücretsiz wifi bulunuyordu. Genelde isimleri; Publif Wifi Free, Seoul Public Wifi vb.'ydi. Gittiğimiz her mekanda wifi vardı, wifi şifresi kasanın orada genelde not şeklinde belirtiliyordu.

Japonya'ya ise biraz korkarak gittik çünkü zaten paramızın Avrupa gibi Asya'da da hiçbir değeri olmadığı için her şey bize göre oldukça pahalıydı. Bir de pocket wifi almak istemiyorduk. Birlikte gittiğim kuzenim ilk gün pocket wifi almayı teklif etti ancak ben "önce bir iki gün kalalım, gerçekten dedikleri gibiyse zaten alırız" dedim. İyi ki de öyle demişim. Çünkü gerçekten Güney Kore gibi Japonya'da da çoğu yerde wifi vardı. Tek farkı Japonya'daki ücretsiz wifi ağına bağlanmak için üye olmak gerekiyordu. Tıpkı bir siteye üye olur gibi üye olup ücretsiz olarak bağlanabiliyorduk. Ben genelde "Facebook ile üye ol" seçeneğine tıklayıp 1 dakikada bağlanabiliyordum. Özellikle her metroda wifi var, "Metro Wifi" olarak geçiyor ismi. Yol konusunda bu şekilde sıkıntı yaşamadık.

Güney Kore'de olduğu gibi Japonya'da her cafede wifi yoktu. Zaten kahve içmek için bir cafe bulmak oldukça zordu. Özellikle Osaka ve Kyoto'da. Kahve içmek için 20 dakika yol yürüyüp hala bir mekan bulamayışımız dün gibi aklımda. Güney Kore'de o kadar farklı ve güzel ambiyanslar oluşturularak dizayn edilmiş o cafelerden hiç ama hiç eser yoktu. Neyse, bu farklı bir konunun yazısı.

Özetle her iki ülkede de wifi açısından herhangi bir zorluk yaşamadık. Tüm tatilimiz boyunca ülkelerin public wifi ağlarını kullandık. Kendilerini tebrik ederim.

*Bu arada Tokyo'da airbnb.com aracılığıyla ev kiralamıştık. Ev sahibi bize pocket wifi vermişti ve gün içerisinde sürekli pocket wifi'yi yanımızda taşıyorduk. Ancak hiç kullanmadık. İlk tercihimiz hep ücretsiz olan olduğu için boşu boşuna insanların kotasını bitirmeyelim dedik :)


Copyright © 2014 mostepotente