29 Temmuz 2018 Pazar

Aiesec ile Yurtdışı Gönüllülük - 3. Hafta - Güney Kore'de Öğretmen Oldum





Sonunda bu hafta okula başladım. Pazartesi günü saat 8'de uyandım ve birlikte çalıştığım Hollandalı arkadaşımla okula birlikte gittik. İlk gün benim günümdü. Türkiye ve kendimle ilgili sunum hazırlamıştım. Öğrencileri gördüğümde açıkçası çok şaşırdım. Bazı öğrenciler benden uzun boyluydu. Okul öncesi diye beklediğim çocuklar, çocuk değildi! Aiesec ile gönüllü olmamın sebebi, gittiğim yerde eğitime ihtiyacı olan, durumu olmayan çocuklara yardım edecek olmaktı. Benim umudum ve beklentim buydu. Ancak sanki bu okul özel bir yaz okulu gibi. Örneğin, Salı günü onlarla birlikte derse katıldık. Birlikte Kore Geleneksel Evi yaptık maketler ile. Sonrasında ise akvaryuma gittik. Akvaryum öncesi çocuklara balık anatomisi ile ilgili bilgi verildi. Sonra tepside balık dağıttılar ve eğitimdeki balığın bölümlerini canlı olarak görebilmeleri için makasla balığı kestirdiler. Sonrasında ise akvaryumu gezdik. 
Çarşamba günü okul yoktu. Zaten iki günün yorgunluğunu ancak atlamıştım. Sabah 8'de uyanıp okula gidiyordum. Eve gelmem 3'ü buluyordu. 18 ve 22 arası ise cafede çalışıyordum. Zaten bu cafe olayı bana inanılmaz mantıksız geldi. Ancak yine de mecbur kaldığım için ve kalan herkes yaptığı için yapıyorum.
Perşembe günü diğer arkadaşım konuları hazırlamıştı. Öğleden sonra ise baking class'a katıldık. Öğrencilerle birlikte kurabiye yaptık ve eve döndük.

Cuma günü ise dance class vardı. Dans öğretmeni çocuklara dans sınıfında ders verdi. Ben de katıldım ancak beceremediğim için seyretmeye karar verdim.

Gitmeden önce Aiesec Türkiye ilanlarına bakmıştım ben. Ülkemizdeki özel okullar buraya gönüllü olarak ilanlar vermişti. Dil okullarında öğrencilerden alınan ücretlerin ne kadar yüksek olduğunu bilmeyen yoktur. İşte o yerlerdeki yabancı öğretmenleri bu şekilde gönüllü olarak mı getiriyorlar anlamadım. Ben bu yapının gerçekten ihtiyacı olan insanlar için kullanılmasını umuyordum. Benim çalıştığım yerdeki öğrencilerin buna gerçekten ihtiyacı var mıdır, bilmiyorum gerçekten. Fakat umut ettiğim bu değildi.

Daha keyifli günler geçirmeye başladım. Kaldığım yerdeki insanlarla kaynaştık. Her gün farklı aktivite yapıyoruz. Ayrıca cafeye gelen Koreliler de (bu hafta bana 30 yaş üstü insanlar denk geldi) bilgili ve meslek sahibi insanlar. Bir sürü yeni şey öğreniyorum. Ancak sanki ben öğretmen değilim de öğrenciyim gibi. Okulda Pazartesi günü ben, Perşembe günü Hollandalı arkadaşım İngilizce öğretiyor. Diğer günler ise onların derslerine katılıyoruz. Yani İngilizceye dair hiçbir şey yapmıyoruz. Ayrıca okul 2'de bitiyor. Yani sadece haftada 2 gün, o da yarım gün İngilizce öğretmek için mi geldim ben buraya? Sanki cafede çalışmak için gelmişim de okula da sıkılmayayım diye gidiyormuşum gibi hissediyorum.

Hiçbir şekilde ilanda yer alan bir işte çalışmıyorum. Sadece yabancı bir ülkeye yabancı insanlarla tanışıp çeşitli aktiviteler yapmışım gibi hissediyorum.

Geçen haftalardaki gibi sıkılmadığım için Türkiye'ye dönmek istemiyorum veya özlemedim açıkçası. Dönmek istemeyişimin sebebi ise buradaki insanlarla olan arkadaşlığım, samimiyetimin artması, yeni yeni şeyler öğreniyor olmam. Şikayetim ise buraya gelmemdeki asıl amacın gerçekleşmemiş olması. Onun dışında keyfim yerinde. Umarım tam olarak beni neyin rahatsız ettiğini anlatabilmişimdir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Copyright © 2014 mostepotente