çağrı merkezi iş görüşmesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çağrı merkezi iş görüşmesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ağustos 2014 Salı

Çağrı Merkezi'nde Çalışmak

çağrı merkezi ile ilgili görsel sonucu


Üniversiteden (2 yıllık) 2011 yılının Haziran ayında mezun oldum. Bütün yaz tatil yaptım, öyle ki kendimi yatağım olmadan bir bütün gibi hissedemiyordum. Deniz, kum, güneş üçlüsünden midem bulanmıştı. Daha bir ay geçmeden işsizlikten midem bulanıyordu.

Sürekli kariyer sitelerinde cv'mi firmalara gönderiyordum. Yüzlerce firmaya cv'mi göndermeme rağmen görüntülenme sayısı sadece 3 yazıyordu. Sadece 3!!! Aylar sonrasında kariyer sitelerindeki bütün üyeliklerimi iptal ettirmiştim.

Tabi iptal ettirene kadar geçen sürede iş görüşmelerine gittim. Hatta Belgrad Ormanı yakınlarında, Kemerburgaz'da bir insan kaynakları danışmanlık şirketine bile görüşmeye gitmiştim. Yani oraya gitmem saatlerimi almıştı. Otobüs-metrobüs ve yine otobüs. 3-4 saatlik yol. Ancak o kadar çok işsizlikten ölüyordum ki işe girmesem bile iş görüşmeleriyle motive olacak duruma gelmiştim.

Sonunda bir çağrı merkezi şirketi beni aradı. Ancak bu şirkete ben başvurmamıştım. Aradıklarında sürekli başımdan savıyordum. Ben arkadaşıyım, annesiyim vs vs diyerek en sonunda tamam geleceğim dedim. Çağrı merkezindeki hiçbir ilana başvurmuyordum, anketörlük yapmayı tercih ederdim çünkü ben insanlara bir şey satmaktan nefret ederim.

İlk görüşmeye gittiğim gün sonradan benden sadece 2 yaş büyük olduğunu öğrendiğim bir çocukla görüşme yaptık. Ki ben o zamanlar 21 yaşındaysam, o 24 yaşındaydı. Tabi firmaya çağrı merkezinde mt olarak başlayıp, satışta iyi olan kişilerin yükseldiğini sonradan öğrenecektim. Yükselmekten kasıtları da 100-200 lira fazla maaş almak.

İlk görüşme iyi geçti. Klasik bayatlamış sorular: Seni neden seçelim? Olumsuz yönlerin? Olumlu yönlerin? 
Bu sorular kadar hayatımda saçma sapan sorular görmedim. Ben sana neden olumsuz yönlerimi söyleyeyim ki? Herkes bilir bu soruları ve cevapları önceden internetten okuduğu gibi verir. Lütfen İK sorumlulularına sesleniyorum, bu saçma salak sorulardan vazgeçin. İnsanlara bilgi birikimi ile ilgili sorular sorun.

Ertesi gün satış koçu ile görüşmeye gittim. Bir işi bu kadar çok istemeyip nasıl istiyormuş gibi davrandıysam, işe alındım. Adam beni o kadar zorladı ki. Sessiz olup olmamam, satış becerim, ekip çalışmasına uyumluluğum, sürekli hasta olup olmamam, herhangi bir rahatsızlılığımın olması, evlenmeyi düşünüp düşünmemem vs vs. Tüm bu sorulara o kadar hevesli cevap verdim ki yılın oyuncusu seçilmeliymişim.

O kadar satış bölümünden bana düşen bölüm: SİGORTA ve ismi hiç bilinmeyen bir şirket. Türkiye'de bir acentesi bile yok. İnsanlar neden seçsinler ki? Bazen fazla satış olduğu günleri görünce bu insanlar salak mı oluyordu tepkim.

1 hafta eğitim gördük. Nasıl konuya girilir, nasıl hitap edilir vs. diyerek. Hatta istemediğini söyleyince 3 kere ısrar edip daha sonradan telefonu kapatmalıydık. Kural buydu. Ölümüne satış yani. Allahım neyi sevmezsen dibinde biter diye boşuna dememişler. İşsizlikten ölmesem ben bu kadar nefret ettiğim bir sektörde çalışır mıydım?

1 haftanın sonunda çağrının başına oturduk. Dıt dıt sesinden sonra çağrı düşüyor, ekranda ismi yazıyor. Karşı taraf konuşurken mute tuşuna basılıyor. Ve ne olursa olsun çağrıyı karşı tarafın kapatması gerekiyor. Ne olursa olsun.

Konuşmalar sürekli dinleniyor. Yenilerin konuşmaları daha çok. İlk satışımı Ordu'da bir hastanede hemşire olan bir kadına yapmıştım. Elim ayağıma dolaşmıştı.

Bir de sistem o kadar yavaş ki tüm bilgileri kağıda yazıp daha sonradan çağrıyı kapatınca ekrana yazıyorduk. Normalde bu kesinlikle yasaktı, öyle söylüyorlardı ama yapmamıza göz yumuyorlardı.

Sürekli ama sürekli çağrı alıyorsun, 1 saat yemek dışında 5 veya 10 dakikalık molaların oluyor. Telefonun yanında olmuyor. Sabah 9'dan akşam 5'e kadar sürekli işle ilgilenmek zorundasın, molalar zaten su gibi geçiyor. Bir de sigorta olayı sıkıntıydı, insanlar tepkiliydi. 

Akşama kadar aynı cümleleri söylüyorduk. Aynı cümleleri günde 100 kere söylüyorduk. Ve afedersiniz ama ota boka teşekkür ediyorduk. Telefonu hep iyi günler diyerek açtığımız için evdeki telefonları bile iyi günler diyerek açıyordum.

O kadar mutsuzdum ki evde bulduğum depresyon karşıtı bitkisel ilaçla başlıyordum güne. Bir gün bir adam bana küfür etti. Kulaklığı çıkarıp tuvalette hüngür hüngür ağlamıştım. Numarasını alıp akşam chat sitelerinde sapık sapık şeyler yazarak yaymıştım.

İkinci hafta sonunda herkesten özenip hasta numarası yaptım. Sesim kısık diyerek bugün çağrı alamayacağımı söyledim ve tüm gün fısıltıyla konuştum. O gün tüm gün çağrı dinlemiştim.

Çağrıya geçtiğim hafta bir kızla tanıştım. Hafta sonu ekipteki bazı arkadaşlarla buluşacaklarını söyleyip beni de çağırdı. Ben de koşa koşa gittim çünkü hemen kaynaşmak istiyordum. Hatta çağrısını dinlediğim çocukta gelecekti.

Hafta sonu herkesle kaynaştım, öyle ki artık işe koşa koşa gidiyordum ancak bir sıkıntı vardı. O çağrısını dinlediğim çocuk benden hoşlanmıştı ve peşimi bırakmıyordu. Hayatımda bu kadar ısrarcı bir çocuk görmedim. Daha ikinci gün sevgilisi olmamı istiyordu. ŞAKA GİBİ. Neyse bunu geçelim.

İkinci hafta bir sigorta satışım daha oldu. 6 aylıktı bu sefer. Ve son satışım oldu.

Üçüncü hafta artık iyice insanlarla kaynaştığım için o ağırbaşlı efendi kız gitti, yerine gerçek ben geçtim. Bir kişi istemiyorsa kapatıyordum, yanımdakiyle muhabbet edip duruyordum. O hafta sonu ekip lideri beni çağırdı ve performans yetersizliği sebebiyle benimle birlikte 4 kişinin ayrılacağını söyledi. Bana istifa imzalattı, ben de imzaladım ancak şimdiki aklım olsa asla imzalamazdım. İşi imzalamadan bırakırdım. Hatta 6 aydır çalışan bir kıza da aynısını yaptılar. İnsan o şokla düşünemediği için imzalıyor, sonradan çok pişman oldu gerçi. Tazminat hakkı olmadı çünkü.

Üzüldüğüm tek nokta egom sebebiyle kimseye kovulduğumu söyleyememek olmuştu. Evdekilere ne diyecektim? Aynı zamanda benim çağrı merkezinde satış yaptığımı da ne ailem, ne arkadaşlarım bilmiyordu. Raporlama işi demiştim. Yine egom yüzünden. Üniversite mezunu olup bu kadar saçma sapan bir iş yapmayı kendime yediremiyordum, üstelik asgari ücretle. Asgari ücretle bu işte üç gün bile çalışılmaz. Tabi ben benim gibi satıştan nefret eden insanlar adına konuşuyorum.

Zaten o gün işten çıkarken güle oynaya servise bindim, ben zaten ayrılacaktım modundaydım. Ancak o peşime takılan çocuğun gözleri doldu. Benden çok üzüldü garibim.

Eğitimle birlikte 4 haftalık çağrı merkezi hayatımda son buldu ve bundan sonra işsizlikten ölsem de çağrı merkezinde çalışmayacağıma and içtim. Çünkü ısrardan, satıştan, pazarlamadan, sürekli tepemde hadi hadi diye bağırmalarından nefret ederim. O zaman da ediyordum, hala da ediyorum. Ve siz de nefret ediyorsanız uzak durun! Bekleyin, sabreden muradına erer.

Not: İşten ayrıldığım o gün babam beni bizim şirkete almak istedi. Öncesinde de söylüyordu ama babam zor biri olduğu için hiç düşünmüyordum. Ancak bu sefer teklifini kabul ettim ve babamın yanında tüm mali ve idari işlere, muhasebeye bakmaya başladım. Ve tam 2,5 sene oldu.


Copyright © 2014 mostepotente